Kulak cerrahisi, kulakta meydana gelen deformasyonların ve buna bağlı işitme kayıplarının giderilmesini sağlayan cerrahi yöntemdir. Dış kulak ile orta kulağı birbirinden ayıran kulak zarında hasar meydana geldiğinde kulak zarı kendi kendini tamir edemez. Kronik orta kulak iltihabı gibi çeşitli hastalıklar kulak zarında deformasyona hatta delinmeye yol açabilmektedir.
Bu gibi durumlarda kulak kanalından ya da kulağın arka tarafına açılan kesiden yapılan operasyonlar ile kulak zarı tedavi edilmektedir. Bunun için genellikle kulağın arka tarafından alınan doku kulak zarında yama olarak kullanılmaktadır. Günümüzde kulak zarında meydana gelen hasarların giderilmesi için yapay dokular da kullanılabilmektedir. Bu şekilde kulak cerrahisi ile kulak zarına fonksiyonu geri kazandırılır.
Orta Kulak ve Kulak Zarı Onarımı
Orta kulak iltihabı ya da diğer kulak hastalıkları sadece kulak zarını etkilememektedir. Kulak zarının yanı sıra orta kulak içerisinde yer alan diğer kemiklerde de hasar meydana gelebilmektedir. Üzengi, çekiç ve örs adı verilen bu kemikler dışarıdan gelen ses dalgalarını güçlendirerek kulağın iç kısmına doğru yönlendirmektedir.
İltihaba ya da diğer rahatsızlıklara bağlı olarak gelişen duyma problemleri de kulak cerrahisi ile tedavi edilebilmektedir. Kulak cerrahisi başarı şansı yüksek ve güvenli ameliyat türlerinden bir tanesidir. Genellikle kulak cerrahisi ameliyatı sonrasında hastaların duyma problemlerinde önemli iyileşmeler elde edilmektedir.
Kulak Cerrahisi Ne Zaman Uygulanır?
Kulak cerrahisi, kulakta meydana gelen deformasyonların ve fonksiyon bozukluklarının giderilmesinde başvurulan yöntemdir. Orta kulak iltihabı gibi hastalıklar kronik hale gelebilmektedir. Kulak iltihabının iyileşmemesi, tekrarlaması ve kronik hale gelmesi kulak zarı ve orta kulakta daha ciddi hasarlara yol açmaktadır. Kronik orta kulak iltihabının risklerinden birisi de iltihabın “mastoid” adı verilen ve kulağın arkasında yer alan kemiğe doğru yayılmasıdır. Kulak enfeksiyonun en tehlikeli türlerinden birisi de kolesteatomdur.
Kolesteatom kulağın içerisinde durmadan yayılan ve iç kısımda yer alan kemikleri eriten bir enfeksiyondur. Ayrıca kulak hastalıklarına bağlı olarak gelişen beyin zarı iltihabı, menenjit, kalıcı işitme kaybı, vertigo ya da yüz felci gibi ciddi rahatsızlıklar da gelişebilmektedir. Bu problemlerin yaşanmaması ve hastalığın ciddi problemlere yol açmadan tedavi edilebilmesi için kulak cerrahisi uygulamalarından yararlanılmaktadır.
Kulak Cerrahisi Nasıl Uygulanır?
Kulak cerrahisi, kulak kanalından uygulanabildiği gibi aynı zamanda kulağın arkasına açılan kesiden de gerçekleştirilebilmektedir. Kulak zarının tedavi edilmesi için genellikle hastanın kendi dokuları kullanılmaktadır. Bu dokular genellikle kasların dış çeperinde yer alan zar dokulardır. Bunun dışında kıkırdak zarları da tercih edilebilmektedir. Gelişen teknoloji sayesinde yapay dokular da oldukça işlevsel olabilmektedir.
Kulak zarının yanı sıra kulak içerisinde yer alan diğer küçük kemiklerde de hasarlar oluşabilmektedir. Benzer bir şekilde bu hasarların giderilmesinde de öncelikli olarak hastaların kendi dokuları tercih edilir. Bazı durumlarda ise biyolojik uyumlu maddelerden yapılan protezler kullanılmaktadır. Yapılan işleme göre genel ya da lokal anestezi tercih edilebilir. Kulak cerrahisi ameliyatları yaklaşık 1 ile 3 saat arasında sürmektedir. Hastalar genellikle ameliyattan sonra bir hafta içerisinde gündelik hayatına dönebilmektedir.
Kolesteatom Nedir?
Bazen kulak içerisinde yer alan cilt dokusu bir kitle oluşturmaktadır. Bu kitlelere kolesteatom adı verilmektedir. Bu kitle genellikle orta kulakta, kulak zarı yakınlarında meydana gelir ve buradan orta kulağa ve iç kulağa doğru büyür. Kolesteatom kanser değildir ancak tedavi edilemediğinde işitme kaybı gibi ciddi sonuçlara yol açmaktadır.
Kolesteatom çok yaygın görülen bir rahatsızlık değildir. Ortalama olarak her 100,000 kişinin 9’unda kolesteatoma rastlanmaktadır. Erkeklerde daha sık görülen bir rahatsızlık olan kolesteatom hemen hemen her yaşta meydana gelebilmektedir. Kronik orta kulak iltihabı ve yaralı kulak zarı olan kişilerde kolesteatom daha sık görülmektedir. Kolesteatom, kulak cerrahisi ile tedavi edilmektedir.
Kolesteatom Belirtileri
Kolesteatom ilk evrelerde genellikle herhangi bir belirtiye yol açmamaktadır. Çocuklarda genellikle görülen belirtiler sadece tekrarlayan kulak enfeksiyonu ve duyma kaybıdır. Nadiren de olsa yetişkinlerde görülen bazı belirtiler çocuklarda da meydana gelebilmektedir. Bu belirtilerin başında kulak akıntısı gelmektedir. Kolesteatoma bağlı kulak akıntısı koyu renkli, kötü kokulu, puslu görüntüye sahip, yapışkan ve kulak kiri kıvamındadır. Kolesteatomun enfekte olması ile akıntı ve enflamasyon da artmaktadır. Bu duruma bağlı olarak koku duyusunda değişme, baş dönmesi, ağrı ve kulakta baskı ya da doluluk hissi oluşmasıdır.
Kolesteatom Teşhisi Nasıl Koyulur?
Kolesteatom teşhisinin konulabilmesi için kulağın içinin otoskop adı verilen bir ekipman ile kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu ekipman ile muayeneyi gerçekleştiren uzman hekim büyüyen kolesteatomun belirtilerini görebilir. Kolesteatomun tanısı için bilgisayarlı tomografi gibi gelişmiş görüntüleme yöntemlerinden yararlanılmaktadır.
Bununla beraber yüz kaslarında zayıflık ya da baş dönmesi gibi belirtilerin olması durumunda da bilgisayarlı tomografi tercih edilebilmektedir. Bilgisayarlı tomografi acısız bir görüntüleme yöntemidir. Bilgisayarlı tomografi ile kulağın ve kafatasının içerisi görüntülenmektedir. Bu sayede kolesteatom ya da belirtilere neden olan diğer potansiyel rahatsızlıklar daha iyi bir şekilde teşhis edilebilmektedir.
Kolesteatom Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kulak cerrahisi, kolesteatomun tedavi edilmesinin tek yöntemidir. Kolesteatom ameliyatla vücut dışına alınır. Bu sayede belirtiler ortadan kalkar ve kolesteatomun daha fazla büyümesi engellenir. Kolesteatom kendiliğinden iyileşen bir rahatsızlık değildir. Kulak cerrahisi ile alınmadığında büyüme devam ederek ek problemlere neden olur.
Kolesteatom teşhisi konulduğunda antibiyotik ve kulak damlası kullanımı gerekebilmektedir. Ayrıca kulağın dikkatli bir şekilde temizlenmesi gerekir. Bu sayede enflamasyon hafifler ve kulak akıntısı meydana gelerek baskı azalır. Sonrasında ise kolesteatomun alınması için kulak cerrahisi ameliyatı planlanır.
Ameliyat genel anestezi ile yapılmaktadır. Ameliyat ile kolesteatom alındıktan sonra genellikle ikinci bir ameliyat yapılması gerekmektedir. İkinci ameliyatta kolesteatom iç kulakta neden olduğu hasarlar tedavi edilir ve kolesteatomun tamamen alındığından emin olunur. Kolesteatom tamamen alındığında tekrar oluşmadığından emin olmak için düzenli kontrollerin yapılması gerekmektedir. Ameliyat sonrasında hastalarda baş dönmesi ve tat kaybı gibi şikayetler meydana gelmektedir. Bu şikayetler son derece normaldir ve birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçer.
Kolesteatom Neden Olur?
Kolesteatom birçok nedene bağlı olarak gelişmektedir. Kulaktan yeteri kadar sıvı atılamadığında ya da basınç farklılıkları olduğunda bu durum kulak zarının iç kısma, orta kulağa doğru çekilmesine neden olur. Bu durum hücrelerin toplanmasına yol açmaktadır. Basınç ve drenaj kaynaklı kolesteatom rahatsızlığı birincil koleasteatom olarak değerlendirilmektedir.
Bir yırtılma ya da fiziksel hasar sonrası cilt hücrelerinin kulak zarı arkasında birikmeye başlaması da bir diğer nedendir. Bu neden ise ikinci kolesteatom olarak adlandırılır. Bir diğer durum ise konjenital kolesteatomdur. Cilt hücrelerinin doğumdan önce orta kulakta toplanmaya başlamasıyla ortaya çıkmaktadır.