Devamını Oku ->
Oral kanserler olarak da bilinen ağız içi kanserleri baş ve boyun bölgesinde en sık görülen kanser türüdür. Genellikle 60 yaş ve üzeri kişilerde görülmektedir. Oral kanserler dudakları, dili, damağı ve ağzın alt kısmını etkilemektedir. Ayrıca dilin, damağın ve ağız zeminin birleştiği yer olan orofarenks bölgesinde de görülebilmektedir. Ağız kanseri, ağız içerisinde başlar. Ağız içerisinde yer alan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile ortaya çıkmaktadır.
Dudaklar, dudakların iç kısmı, yanaklar, dişler, diş etleri dilin öndeki üçte ikilik kısmı, ağız zemini, damak, yirmilik dişin arkasındayız bölümler ağız içerisindeki alt bölgelerdir. Orofarenks adı verilen boğaz bölgesi ise ağız boşluğunun arkasında yer alan boğazın orta kısmıdır. Ağız tamamen açıldığında görülebilmektedir. Dilin arkada kalan üçte birlik bölümü, yumuşak damak, küçük dil ile boğazın yan ve arka duvarları orofarenks adı verilen bölümü yani boğazın orta kısmını oluşturur.
Ağız Kanseri Nedir?
Ağız kanseri, ağzın içerisini etkileyen kanserlere verilen genel bir isimdir. Bu kanser türü ağız bölgesinin çok içinde ya da dudaklardaki bir yara ile çok basit bir şekilde karıştırılabilmektedir. Ancak kanser kendiliğinden ortadan kalkmaz. Tedavi edilmediğinde ağızdan boğaza ve boyun ile başı oluşturan diğer bölgelere doğru sıçrar.
Oral kanser teşhisi konan hastaların yaklaşık olarak %63 beş yıl hayatta kalmaktadır. Oral kanserler neredeyse her 100,000 kişiden 11’inde görülmektedir. Erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre daha fazladır. Ayrıca açık tenli kişilerde görülme oranı koyu tenli kişilere göre daha yüksek olmaktadır.
Diğer kanser türlerinde olduğu gibi ağız kanseri de çeşitli evrelere ayrılmaktadır. Evre kanserin yerini ve bulunduğu bölgedeki penetrasyonunu göstermektedir. Oral kanserler TNM sistemi ile evrelenmektedir. T birincil tümörün yerini ve boyutunu göstermektedir. N harfi ise tümörün çevrede yer alan lenf düğümlerine sıçrayıp sıçramadığı belirtir. Son olarak M harfi ise kanserin metastaz yaparak başka dokulara sıçrayıp sıçramadığını gösterir.
Ağız Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Ağız kanseri tedavisi, kanserin bulunduğu evreye göre değişiklik göstermektedir. Başlangıç evresindeki kanserler karsinom in situ olarak değerlendirilir. Bu noktada kanserli hücreler dokunun derinlerine kadar büyümemiştir. Genellikle ameliyat ile tedavi edilmektedir. Kanserli dokunun üst kısmı ile bir miktar çevresi alınır. Bu işleme Mohs ameliyatı adı verilmektedir. Tekrarlama riskine karşı düzenli olarak kontrol gerekmektedir. Tekrar ettiği durumlarda ise radyoterapi uygulanmaktadır.
Birinci ve ikinci seviye kanserlerde de ameliyat, radyoterapi ya da kemoterapi ile başarı oranı oldukça yüksektir. Kemoradyasyon adı verilen kemoterapi ve radyoterapi ya da ameliyat ve radyoterapi tedavileri bir arada tercih edilebilmektedir.
Üçüncü ve dördüncü evre ise ileri evre olarak kabul edilmektedir. Üçüncü evrede kanser çevre dokulara ve lenf düğümlerine sıçramış durumdadır. Dördüncü evrede ise ağız içinden daha uzaktaki organlara da kanser sıçramıştır. Bu evrede tümörlerin ameliyatla alınması mümkün değildir. Bazı hastaların genel sağlık durumu da ameliyat için yeterince iyi olmamaktadır. Bu nedenle hastaların sağlık durumuna göre sadece kemoterapi ya da kemoterapi ile beraber radyoterapi uygulaması yapılabilmektedir.
Ağız Kanseri Türleri
Ağızda meydana gelen kanserler genellikle meydana geldiği yere bağlı olarak farklı alt türlere ayrılmaktadır. Bukkal mukoza ya da diğer adıyla iç yanak kanseri, ağız tabanı kanseri, diş eti kanseri, sert damak kanseri, dudak kanseri ve dil kanseri ağız kanseri türleri arasında yer almaktadır.
Bukkal mukoza kanseri yanakların iç kısmında meydana gelmektedir. Bu kanser genellikle skuamöz hücre adı verilen ince ve düz hücrelerde görülmektedir. Ağız tabanı kanseri ise dilin alt kısmına meydana gelen kanser türüdür. Genellikle alkol ve sigara tüketen kişilerde görülme riski daha yüksektir. Diş eti kanseri de benzer bir şekilde alkol ve sigara tüketenlerde daha sık görülür. Diş eti kanseri sıklıkla diş eti iltihabı ile karıştırılmaktadır. Diş eti kanseri teşhisi genellikle rutin diş bakımı esnasında diş hekimi tarafından fark edilmektedir.
Sert damak kanseri ise ağzın üst ön kısmında yer alan sert damak dokusunda meydana gelen kanser türüdür. Damak ağız boşluğu ile nazal boşluğu birbirinden ayırmaktadır. Damak kanseri ilerlemeye başladığında genellikle ilk olarak nazal boşluğa sıçrar.
Dudak kanseri ise dudağı oluşturan hücrelerden bazılarının kontrolsüz bir şekilde büyümeye başlamasıdır. Hücreler agresif hale gelerek lezyonlara ya da tümörlere neden olurlar. Dudak kanseri en sık görülen ağız kanseri türüdür.
Dil genellikle üç bölgeye ayrılmaktadır. Bu bölgelerin herhangi birinde kanserleşme meydana gelebilmektedir. Dilin arkada kalan üçte birlik kısmında meydana gelen kanserler ofofarinks ya da boğaz kanseri olarak da adlandırılmaktadır.
Ağız Kanserinin Nedenleri
Diğer kanser türlerinde olduğu gibi ağız kanserlerinin de tam olarak nasıl geliştiği bilinmemektedir. Ölmesi gereken hücrelerin bir anda kontrolsüz bir biçimde büyümesi sonucu kansere neden olan tümörler ortaya çıkar. Hücrenin yaşamını kontrol eden DNA’da meydana gelen mutasyonlar sonucunda kanser ortaya çıkmaktadır. Ağız kanserinin birincil nedeni sigara ve alkol tüketimidir. Hem sigara hem de alkol DNA hücrelerinde hasara neden olarak kanserin oluşmasına yol açar. Alkol, sigara tüketimi ya da bu iki zararlının aynı anda tüketilmesi kişiler için aslında büyük bir risktir.
Bununla beraber ağız kanserine neden olabilecek DNA değişikliklerini neyin tetiklediğinin kaydını tutmak imkansıza yakındır. Ağız içi kanserlere yol açan DNA yapılarında meydana gelen değişikliğin neden kaynaklandığı henüz bilinmemektedir. Sigara ve alkol kullanımının yanı sıra tütün ürünleri çiğnemek, sağlıksız beslenme ve Human papilloma virüs ağız kanserine yol açabilecek olan nedenler arasında bulunmaktadır.
Ağız Kanserinin Belirtileri
Oral kanser belirtileri hastalığın teşhis edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Ancak bu belirtilerden bazıları ağız içerisinde meydana gelen küçük yaralar ile oldukça kolay bir şekilde karıştırılabilmektedir.
Ağız ya da dudak bölgesinde iyileşmeyen yara, ağız içerisinde geçmeyen ağrı, dudaklarda kitle, ağız içinde ya da çenede kitle, ağız içerisinde beyaz leke, çiğnemede ya da yutmada zorlanma, çeneyi ya da dili oynatmada güçlük çekme, dilde veya ağzın diğer bölümlerinde hissizlik, çenede şişme ya da ağrı, dişlerin düşecekmiş gibi sallanması ya da diş çevresinde ağrı, kulak ağrısı ve kilo kaybı en yaygın görülen belirtiler arasında yer almaktadır.
Ağız Kanseri Tanısı Nasıl Konur?
Oral kanser tanısının erken evrede koyulması tedavi şansını önemli ölçüde artırmaktadır. Ağızda meydana gelen şikayet üç hafta içerisinde kendiliğinden geçmediğinde bir uzman hekime danışmak gerekmektedir. Kanser teşhisinin konabilmesi için en sık uygulanan yöntemlerden birisi biyopsidir. Biyopsi ile şüpheli görülen bölümden doku örneği alınmaktadır.
Biyopsi için kesi yapılması gereken durumlarda lokal anestezi ile biyopsi işlemi yapılabilmektedir. Biyopsi ile alınan doku örneği laboratuvar ortamında kontrol edilmektedir. Alınan örneklerin prekanseröz ya da kanserli hücre olup olmadığı laboratuvarda anlaşılacaktır.
Biyopsinin dışında tanı koyabilmek için nazal endoskopi ve panendoskopi yöntemlerinden de yararlanmak mümkün olmaktadır. Nazal endoskopi uygulamasında ucunda kamera ve ışık bulunan uzun, ince ve esnek bir tüp kullanılır. Panendoskopi de ise nazal endoskopiye benzer bir şekilde tüp kullanılır ancak daha iyi bir erişim sağlamak için kullanılan tüp daha geniştir. Bu nedenle panendoskopi işlemi genel anestezi ile yapılmaktadır. Bu yöntemle küçük tümörler de alınabilmektedir.